Çağdaş Dünyanın Yalancı Baharı; Suriye

Suriye olayları ve Türkiye'nin payı

TARIH

Anakonu

11/22/20234 min oku

an old man sitting on the ground with his hand on his knee
an old man sitting on the ground with his hand on his knee

"Savaşı desteklemek, barış için savaşmak kadar aptalca bir şey yok."

Desmond Tutu

                       

Çağdaş Dünyanın Yalancı Baharı; Suriye

Emperyalist devletlerin güncel oyunlarını oynadığı Arap Yarımadası Irak ile başlayan yalancı baharını tüm Arap Yarımadası topraklarına yaymak istiyor. Maalesef bu oyunlara bazen biz de katılıyor ve kendi komşularımız yerle bir olurken bizler de dahil oluyoruz. Bunların içinde en çok dahil olduğumuz Suriye olayları, resmi literatür de "Terörist" olarak adlandırılan, yerel literatürde özgürlük ordusu adı verilen halkın devlete isyanı ile başlamış, bölge devletlerinden olan Türkiye ve Dünyanın en büyük emperyalist devleti Amerika'nın çomak sokması ile komşu topraklarımızda güvenlik yerle bir olmuştur. Olaylara nereden bakarsanız bakın, bir ülkenin resmi yönetimine başkaldıran ve elinde silahla mücadele veren tüm gruplar "Terörist" olarak adlandırılır. Hangi ülke olursa olsun teröristlere destek veremez. Bu yüzden özellikle Ortadoğu problemleri artmışken "Anakonu" yalancı bahar...

Arka plan: 2011 İsyanları

Suriye'deki isyanların kökenleri, ülke yönetiminin baskıcı ve otoriter uygulamalarına dayanıyor. 2011 yılında, Arap Baharı'nın etkisiyle başlayan halk isyanları, bu baskılara karşı bir tepki olarak ortaya çıktı.

İsyanlar, ilk olarak 15 Mart 2011'de Dera kentinde başladı. Buradaki gençler, duvarlara "insanlar rejimi devirmek istiyor" yazdıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu olay, halkın öfkesini daha da artırdı ve isyanların hızla yayılmasına neden oldu.

İsyancılar, demokrasi, özgürlük ve insan hakları talepleriyle sokaklara döküldü. Rejim ise bu talepleri şiddetle bastırdı. Protestolarda yüzlerce kişi öldürüldü, binlerce kişi yaralandı.

Dönüşüm: İç Savaşın Patlak Verdiği Yıllar

Rejim güçlerinin şiddeti, isyanları giderek daha da şiddetlendirdi. 2011'in sonlarında, isyancılar silahlı mücadeleye başladı. Bu durum, iç savaşın patlak vermesine neden oldu.

İç savaş, kısa sürede Suriye'nin dört bir yanına yayıldı. Rejim güçleri ile muhalif gruplar arasında çatışmalar, etnik ve dini çeşitliliği içeren bir karmaşaya evrildi.

Dış müdahaleler de karmaşıklığı artırdı. Rusya ve İran gibi ülkeler, Esad rejimini desteklerken, ABD ve müttefikleri muhalif grupları destekledi. Bu durum, Suriye'de dengeleri değiştirdi ve çatışmanın boyutunu genişletti.

Uluslararası Müdahale: Güç Dengeleri

Rusya'nın 2015 yılında Suriye'ye müdahalesi, çatışmada önemli bir dönüm noktası oldu. Rusya'nın desteğiyle Esad rejimi, muhalif grupları geri püskürtmeye başladı.

Bu durum, uluslararası toplumda da bir bölünmeye yol açtı. Rusya ve İran gibi ülkeler, Esad rejimini meşru olarak kabul ederken, ABD ve müttefikleri Esad'ın istifasını talep etti.

İnsani Kriz: Milyonlarca Mağdur

Suriye'deki savaş, milyonlarca insanın hayatını alt üst etti. Savaşın etkisiyle, milyonlarca Suriyeli, ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.

Bugün, Suriye'de 6,8 milyon insan yerinden edilmiş durumda. Bu mültecilerin 5,5 milyonu, komşu ülkelerde yaşıyor. Türkiye, Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan en büyük ülke konumunda.

Savaş, Suriye'de insani bir krize yol açtı. Milyonlarca insan, temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor. Aileler parçalandı, çocuklar kayboldu.

Küresel Boyut: Uluslararası Sorumluluk

Suriye'deki kriz, sadece bölgesel bir sorun değil; aynı zamanda uluslararası bir sorumluluğu beraberinde getiriyor. Uluslararası toplum, çözüm için ortak bir yaklaşım geliştirmekte zorlanıyor.

BM Güvenlik Konseyi, Suriye krizi için birçok karar aldı. Ancak bu kararlar, çatışmayı sona erdirmede etkili olmadı.

Diplomasi ve Çözüm Arayışları

Diplomatik çabalar, Suriye krizinin çözümü için önemli bir araç. Ancak, farklı taraflar arasında uzlaşmak ve kalıcı bir çözüm bulmak oldukça zorlu bir süreç.

BM, Astana Süreci ve Cenevre Süreci gibi girişimler yoluyla, Suriye krizine çözüm bulmaya çalışıyor. Ancak bu girişimler henüz sonuç vermedi.

İnsani Yardım ve Uzlaşı Odaklı Politikalar

İnsani yardım kuruluşları, krizde etkilenenlere destek sağlamak için çaba harcıyor. Ancak, uzun vadeli çözüm için sadece insani yardım değil, aynı zamanda taraflar arasında uzlaşmayı teşvik eden politikalar da gerekiyor.

Uluslararası toplum, Suriye'ye insani yardım sağlamak ve taraflar arasında uzlaşıyı teşvik etmek için daha fazla çaba göstermeli.

Gelecek: Umut ve Belirsizlik

Suriye krizinin geleceği belirsizliğini koruyor. Ancak, uluslararası toplumun bir araya gelerek insani yardım, diplomasi ve uzlaşı konusundaki çabalarını artırması, umutlu bir sonuca giden yolu açabilir.

Suriye krizi, Orta Doğu'nun yanı sıra tüm dünya için bir tehdit oluşturuyor. Bu krizin çözümü, uluslararası toplumun birlikte çalışmasına bağlı. Kriz özellikle Türkiye 'de kendisini daha fazla hissettiriyor. Türk halkı ülkesine gelen yabancıları istemiyor. Bu konuda sonuna kadar haklı olsalar bile, bölgenin karışmasında kendi ülkelerinin payını da göz ardı etmeliler.